Yalan ve gerçek
Mücahit Ünal tarafından...
Yalan, gerçeği dosdoğru kandırmış
Hava güzel, su ne mükemmel demiş
Hadi beraber yüzelim mi?
Gerçek üzerindekileri çıkarıp
Tüm çıplaklığı ile kuyuya dalmış
Gerçeğin yanakları al almış
Tüm sadeliği ile ne güzelmiş gerçek
Yalan, gerçeğin güzelliğini kıskanmış
Yalan, gerçeğe bakıp hayran kalmış
Bir bakıp bir daha bakarmış
Yalan, gerçeğin kıyafetlerini çalmış
Gerçek, kuyudan çıkıp elbise aramış
Gerçek, yalnız ve çıplak kalmış
Onu gören herkes gerçeği karalamış
Bu durum gerçeği yaralamış
Gerçek, bu durumdan çok utanmış
Çırılçıplak kuyudan çıkamamış
Arayan kimse gerçeği bulamamış
Kim gitse bu kuyuya aramaya
Bir çıplak görüp kalakalmış
Dönüp ona bakamamış
Görecek başka bir şey aramış
Çünkü gerçek, doğru ve çıplakmış.
Yalan, gerçeğin elbisesini çalmış
Yalanı gören, onu gerçek sanmış
Yalan, gerçeğin örtüsüne bürünmüş
Gören herkese bir güzel görünmüş
Gerçek, çıplaklığından çok utanmış
Bundan sonra gerçek, hep yalnız kalmış
Gerçek, kaldığı kuyuda yalnız ve çıplakmış
Biri görmüş gerçeği, herkese anlatmış ama
Kimse inanmamış gerçeğin çıplak olduğuna
Kime gösterse “Gerçek bu!” diye
Kafasını çevirmiş bakan gerçeğe
Gerçeği görmekten utanmış
Gerçek, çıplak ve yalnız
Yalan, güzel ve örtülü
Gerçeği, yalan, kendisiyle kandırmış
Yalan, gerçeği kendisine inandırmış
Ama okumayanlar bilemeyecek,
“Gerçek benim” diyen, yalanı dinleyecek,
Hayatımız gerçeği görmeden geçecek,
Hayat aslında ne kadar gerçek,
Bilmez ki gerçek tüm çıplaklığı ile gelecek,
İnsanlar utanıp arkasını dönecek,
O güzelim gerçek hiçbir zaman görülmeyecek
Gerçeği sadece cesareti olanlar görecek
Yalana inanan, gerçeği görmeden ölecek
Mücahit Ünal