Bam! Güm!
Ah Cansu ah!
Ayak seslerinden tanırım seni,
Kısa adımlarınla… Güm! Güm!
Sabah erken kalkıyorsun zaten,
Koşarak haydi lavaboya,
Karşısında odanın beş altı adım,
Aynı bizimki gibi.
Güm! Güm! Bam! Bam!
Yüzünü yıka dişlerini fırçala,
Kısa kısa vuruyorsun ayaklarını yere.
Daha yedisinde bir tatlı bahar,
Tanışmadık, oysa ne güzel olurdu,
Tanısaydık birbirimizi.
Bak yine uyandı diyorum,
Ama seni tanımıyorum.
Bam! Güm!
Sana da günaydın!
Hadi mutfağa dokuz adım,
Bam! Bam! Güm! Güm!
Kahvaltıya hadi.
Bak yine uyumadı diyorum,
Gecenin saat ikisinde,
İyi geceler Cansucuğum,
Hadi artık yatmalısın.
Ne de güzel koşuyor,
Bam! Bam! Güm! Güm!
İyi geceler demek için yatak odasında,
Doyamıyor bir daha, bir daha…
Yüzümde bir tebessüm,
Gözlerim sesleri takip ediyor,
Ne güzel bir heyecan!
Yaşıyorum seninle…
Ne büyük bir enerji.
Sarıl annenle babana,
Ablaya bir iyi geceler öpücüğü,
On iki adım…
Kim bilir belki bir yerlerde,
Başka izlerinden tanırız seni,
Ses getirirsin ülken için,
Bu bitmeyen enerjinle.
O zaman da mutluluk verir bize,
Ben anlamıştım zaten derim,
Güm gümlerden.
O güzel kısa ve tok seslerden,
İleride de ses getireceğini,
Bam bamlarından.
Kısa kısa adımların,
Sana koşma diye nasıl derim?
Ben çocuk seslerini severim,
Bazen duymadığımda,
Endişeleniyorum, inanır mısın?
Başlayınca koşmaya,
“Ah Cansu ah!” diyorum.
Bir oh çekiyorum biliyor musun?
Adımlarından tanırım seni,
Olsaydın belki kuzenim, yeğenim,
İnsanoğlu böyle işte,
Kim bilir ne kadar severdim seni,
Ve güm gümlerini.
Yerde bıraktığın mutluluk nağmelerini,
Bambamların ne iyi gelirdi.
“Ah Cansu ah!” demezdim.
O bamların gümlerin ne tatlı gelirdi.
Mücahit Ünal