PLAYING 1 OF 5
fredom
Cihat Aşkın

music-cover
00:00
00:00

Ne kadar özgürdük?

Ne kadar da özgürdük!
Hayat yakaladı bir yerlerde bizi,
Savurdu…

Kimini pencerelerden,
Kimini önünden aldı kapının.
Ellerinden, kollarından tutup kopardı.

Özgürdük…
Savurdu!

Toz bezleriyle, temizlik kovalarıyla,
Ayaküstü tatlı dedikodularıyla,
Dallarının arasından geçerken hayatın,
Ayırdı yolları,
Bıraktı yara bere içinde bir yerlere,
Söylenirken kendi kendimize,
Bir güzel sesiyle taktı peşine,
Öyle özgürdük ki!
Bırakıp tüm dertleri insan,
Bir nefes alıp,
Baktı işine.

Tatlı diliyle,
Bir şeyler fısıldadı kulaklarımıza…

Dinler mi sonbahar yazın yakarışlarını?
Dinler mi hiç rüzgâr,
Yaprakların gözyaşlarını?
Dalgalar dinler mi sahili,
Taşlarını?
Özgürdük…

Vurdu!

Düşler vururken kıyıya,
Hırçınca dalgalarını vurdu.

Kurudu…

Özgürdük,

Yağmurlar yağarken,
Yüzümüzü ıslatan, bitmeyen gözyaşlarıyla
Kurudu!

Savruldu biçare bedenler,
Sağa sola savruldu!

Özgürdük,
Sokak aralarında simit kokularıyla,
Yarının gizeminde,
Ümitle karışık, tatlı korkularıyla,

Mavinin, yeşile karıştığı yerde,
Özgürdük.
Gözlerin aşkla buluştuğu yerde,
Özgürdük,
Güneşin battığı kıyılarıyla…
Ne kadar özgürdük?
Yandı…
Bitti…
Kül oldu!

İnsan;
Hesapların tutmadığı sayılarıyla,
Her gece hayallerini izlediği,
Yıkılmış duvarlarıyla,
Güzel vaatler veren insanların yalanlarıyla,
Hiç giremediği o güzel denizlerinin kıyılarıyla
Savruldu...

Savruldu insanoğlu…
Oysa ne kadar özgürdük!

Mücahit Ünal